Dünyada paralel ticaret konusunda öncülüğü Avrupa Birliği (AB) yapmaktadır. Birlik içinde paralel ticaret, ortak ekonomik pazar ve malların serbest dolaşımı ilkesi çerçevesinde yapılıyor. Ancak öte yandan konuya ilişkin tartışmalar ve davalar da devam ediyor. Mesela Amerika Birleşik Devletleri dahil bazı ülkelerde ilaçların paralel ticareti yasaktır.
 
Ülkemizde ilaç ihracatı ilaç firmaları, ecza depoları ve mesul müdür atanmış dış ticaret firmaları aracılığı ile Sağlık Bakanlığı’ndan alınan uyuşturucu ve psikotrop madde içermediğine dair yazı kapsamında yapılıyor.
Yürürlükteki “Ecza Depoları ve Ecza Depolarında Bulundurulan Ürünler Hakkında Yönetmelik” çerçevesinde, ecza depoları; eczanelere, diğer ecza depolarına ve yurt dışındaki alıcılara satış yapabiliyor. Bu durumda ülkemizde, ecza depoları tarafından üreticilerden veya diğer ecza depolarından temin edilen ürünlerin yurt dışına ihraç edilmesi mevzuat kapsamında kalıyor.


Yasal olmayan kısım “Eczacılar ve Eczaneler Hakkındaki Yönetmelik” çerçevesinde yasak olmasına rağmen ihracat yapan ecza depolarınca eczanelerden reçeteli ilaçların, reçetesiz ve toptan olarak temin etmesidir. Ecza depoları vasıtasıyla bu ürünlerin ihracatında bir engel olmamakla birlikte bunun birçok sakıncası bulunuyor.
Bu ilaçların söz konusu ülkelere ve o ülke içinde dağıtımının ilaçlar açısından uluslararası bir gereklilik olan “İyi Dağıtım Uygulamaları” (Good Distribution Practices-GDP) kurallarına uygun yapılıp yapılamadığı ruhsat sahibi ilaç firmaları tarafından takip edilememektedir. Bu da ülkemiz ilaç üreticilerine ve ülkenin marka algısına zarar vermektedir.

Ayrıca, daha önceki yazımda da vurguladığım üzere ilaç firmaları ihracat yapacakları ülkede ciddi bir uğraşı ve yüksek maliyetlerle 2-3 yıl süren süreçlerin ardından ilaçlarını mümkün olan en yüksek fiyattan ruhsatlandırıyorlar. Bitmedi ilgili firmalar, bu ilaçların sağlık profesyonellerine tanıtılması ve dağıtımı için yerel distribütörlerle de münhasıran çalışarak kar paylaşımında bulunuyor. Maddi ve manevi külfetlere katlanarak pazara giriyorlar.
Bazı ecza depoları ise ihracatçı ilaç firmalarının ürünlerini, Türkiye piyasasından temin ederek ruhsat ve tanıtım gibi giderleri olmadığından firmanın o pazar için belirlediği fiyattan çok daha ucuz bir fiyatla satabiliyorlar. Bu durumda, söz konusu ülkeye yatırım yapan ilaç firması gerek ülke sağlık otoriteleri, gerekse ülkedeki iş ortakları nezdinde zor durumda kalıyor. İlaç firması ürünün fiyatını düşürmekte ya da pazardan çekilmektedir. Sonuç olarak ihracatımız olumsuz etkileniyor. Türkiye algısı zarar görüyor.